E-Piyasa Güncel Prostat Kanseri Farkındalığı ve Erken Teşhis Hayati Öneme Sahip

Prostat Kanseri Farkındalığı ve Erken Teşhis Hayati Öneme Sahip

3 Dakika
Okunma Süresi

Bayındır Söğütözü Hastanesi Üroloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. İzak Dalva, prostat kanserinin özellikle 50 yaş üstü erkeklerde sık görüldüğünü belirtti. Erken teşhis ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarının önemi üzerine yapılan vurgular, bu hastalığın yönetiminde kritik bir rol oynamaktadır. Hastaneden gelen açıklamaya göre, prostat kanseri, erkeklerde akciğer kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanser türü olup, prostat bezindeki hücrelerin kontrolsüz çoğalmasıyla gelişmektedir.

Prostat Kanserinin Belirtileri ve Risk Faktörleri

Erken evrelerde belirti vermeyen prostat kanseri, ilerleyen dönemlerde idrar yapma güçlüğü, sık idrara çıkma ve idrarda kan gibi şikayetlerle kendini gösterebilmektedir. 50 yaş üzerindeki erkekler için önemli bir sağlık sorunu haline gelen bu kanser türü, çoğu zaman belirtiler ilerlediğinde fark edilmektedir. İdrar yaparken zorlanma, idrarda kanama, ve bel ya da sırt ağrıları, hastalığın ilerleyen dönemlerinde görülen belirtiler arasında yer almaktadır.

Prof. Dr. Dalva, prostat kanseriyle ilgili farkındalığın artırılmasının, erken teşhisin yanı sıra sağlıklı yaşam alışkanlıklarının da tedavi sürecinde kritik bir önem taşıdığını ifade etti. Ailede prostat kanseri öyküsü bulunan erkeklerin risk oranlarının daha yüksek olduğunu belirten Dalva, baba veya kardeşi 60 yaşından önce bu hastalığa yakalanmış olanların ve birkaç nesilde prostat kanseri görülen ailelerin riskinin arttığını ekledi. Ayrıca BRCA1 ve BRCA2 gibi gen mutasyonlarının, agresif prostat kanseri riskini yükselttiği vurgulandı.

Erken Teşhisin Önemi

Prostat kanserinin erken evrede belirti vermemesi nedeniyle, hastalığın ilerleyen aşamalarında tümörün prostat dokusuna baskı yapması sonucunda idrar yapmada güçlük, sık idrara çıkma ve ağrı gibi belirtilerin ortaya çıkabileceği ifade edilmektedir. Bu tür belirtilerle karşılaşan bireylerin vakit kaybetmeden bir uzmana başvurması gerektiği önemle belirtilmektedir. Prof. Dr. Dalva, erken teşhisin tedavi başarısını önemli ölçüde artırdığını, hastalığın vücudun diğer bölgelerine yayılmadan tespit edilebilmesi durumunda tedavi şansının yüksek olduğunu kaydetmiştir.

Prostat Kanseri Taraması ve Tanı Yöntemleri

Prostat kanseri taramasında Prostat Spesifik Antijen (PSA) testinin kullanıldığına dikkat çeken Dalva, PSA seviyelerinin risk belirlemede önemli bir kriter olduğunu aktarmaktadır. Kandaki PSA düzeyine bağlı olarak, 2.5–4 ng/ml arasında PSA değerine sahip bireylerin prostat kanseri riski yaklaşık yüzde 15, 4–10 ng/ml arasında ise yüzde 30 civarında olmaktadır. 50 yaşından itibaren risk grubundaki erkeklerde daha erken yaşlarda PSA testi önerilmektedir. Ailede prostat kanseri öyküsü bulunan bireylerin ise 40 yaşından itibaren test yaptırmaları gerektiği belirtilmektedir.

Taramalar sırasında rektal muayene ve PSA yüksekliği durumunda MR bulguları eşliğinde transrektal ultrasonografi (USG) ve füzyon iğne biyopsisi ile kesin tanı konulmaktadır. Prostat kanseri tanısı için kullanılan teknolojik ve güncel yöntemler arasında PSA testi, Prostat Health Index, PCa3 testi, prostat MR incelemesi, transrektal USG ve füzyon iğne biyopsisi yer almaktadır. Tedavi yöntemleri arasında ise laparaskopik radikal prostatektomi öne çıkmaktadır.

Prostat Kanserinden Korunma Yöntemleri

Prof. Dr. Dalva, prostat kanserinden korunma yöntemlerine de değinerek, sağlıklı beslenmenin, düzenli spor yapmanın, kilo kontrolünün sağlanmasının, şeker hastalığının kontrol altında tutulmasının ve alkol ile yağlı gıdaların sınırlanmasının önemli olduğunu ifade etti. Sağlıklı bir diyetin parçası olarak süt ve süt ürünlerinin sınırlı, etli gıdaların ise az tüketilmesi gerektiği vurgulandı. Bunun yanı sıra, antioksidan açısından zengin nar, yeşil çay, brokoli, domates, taze meyve ve sebzelerin bolca tüketilmesinin prostat kanseri riskini azaltabileceği belirtilmektedir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *